top of page

KADININ BEKARLIK SOYADINI KULLANMASI DAVASI

  • 29 Ara 2021
  • 4 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 30 Ağu 2022

Türk Medeni Kanunu'nun 187. Maddesinde "Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir." denilmiştir.


Ancak her ne kadar kanunda düzenlenmemiş olsa da evli kadın yalnızca bekarlık soyadını da kullanabilmektedir.


Evlilik Soyadının İptali ve Bekarlık Soyadının Kullanılması Davasında Taraflar


Evli kadın, ilçe nüfus müdürlüğüne davasını yöneltmelidir.


Evlilik Soyadının İptali ve Bekarlık Soyadının Kullanılması Davasında Görevli Mahkeme


Evlilik soyadının iptali davasında görevli mahkeme "Aile Mahkemeleri"dir.


Bekarlık Soyadının Kullanılması Davasında Eşin Rızası Gerekir mi?


Evlilik soyadının iptali ve bekarlık soyadının kullanılması davasında davanın eşe yöneltilmesi gerekmediği gibi davanın kabulü için kocanın rızasına da gerek yoktur.


Kadının Yalnızca Bekarlık Soyadını Kullanması Kadının Anayasal Bir Hakkıdır


Her ne kadar kanunda, kadının yalnızca bekarlık soyadını kullanabilmesi düzenlenmemişse de yerleşik içtihatlar, AYM Kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları neticesinde kadının yalnızca bekarlık soyadını kullanabilmesinin önü açılmıştır.


Anayasanın 10. Maddesi kadın erkek eşitliği ve 41. Maddesi eşler arasındaki eşitliğe yer vermiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8 ve 14. Maddeleri ile sözleşmeye üye devletler sözleşmeyle tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanmanın cinsiyet de dâhil olmak üzere hiçbir ayrımcılık yapmadan sağlanmasını taahhüt etmişlerdir.


Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2014/20471 E., 2015/8704 K. Sayılı ve 28.04.2015 Tarihli kararında "Davacı evlendikten sonra da kocasının soyadı yerine önceki soyadını kullanmak istemektedir. Türk Medeni Kanununun 187. maddesi davacının bu hakkını kullanmasına engeldir. Oysa Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi ve bunlara bağlı ek protokoller kadının soyadını seçme hakkını bir temel hak olarak belirlemiş ve üye devletler kadının bu hakkını kullanmasına olanak sağlamayı taahhüt etmişlerdir. Davacının mesleki ve sosyal yaşam ortamı bakımından tanınabilirliği sebebiyle evlendikten sonra da önceki soyadını kullanmakta hukuki yararı olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tanıdığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi, bunlara bağlı protokol ve tavsiye kararları hükümleri ile de davacının evlendikten sonra önceki soyadını kullanma hakkının korunması nedeniyle davanın kabulüyle evli davacının bekarlık soyadını kullanmasına karar verilmiştir." denilmiştir.

Anayasa Mahkemesinin 19.12.2013 tarih ve 2013/2187 sayılı kararında da "S.A. evlenerek “E.” soyadını almıştır. A. , Aile Mahkemesine başvurarak kocasının soyadını almak zorunda kaldığını, bunun İnsan Haklarına ve eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, nüfus kaydının düzeltilerek kocasına ait soyadının kaldırılmasını talep etmiştir. Bu talebi mahkeme yönünden reddedilmiştir. Bunun üzerine Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını kullanmıştır. Başvurunun gerekçesi olarak Medeni Kanunun 187. Maddesinin Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Anayasa Mahkemesi tarafından 19.12.2013 tarih 2013/2187 sayılı kararı ile başvurucunun Anayasanın 17. maddesinin ihlal edildiği yönündeki iddiasının kabul edilebilir olduğuna, Anayasa ile güvence altına alınan manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi ilkesinin ihlal edildiğine, 187. madde hükmü ile de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ihlal edildiğine karar verilmiştir." denilmiştir.

AİHM de 1995 yılında yapılan bir başvuru üzerine 29865/96 başvuru numaralı Ünal-Tekeli davasında 16.11.2004 tarihinde verdiği kararla evlenen kadının kocasının soyadını almasına dair hükümetin kocanın soyadı vasıtasıyla aile birliğini yansıtarak kamu düzenini sağlamaya yönelik savunmasını ikna edici bir gerekçe olarak kabul etmemiştir.


Türk Medeni Kanununun 187. maddesiyle getirilen kocanın soyadı önünde kadının önceki soyadını kullanma hakkını eşitlik ve ayrımcılığın ortadan kaldırılmasında yeterli görmemiş, sonuç olarak aile birliğini ortak bir aile ismi aracılığıyla yansıtma amacı söz konusu davada şikâyet konusu olan cinsiyete dayalı farklı muamele için yeterli bir gerekçe oluşturmadığına karar vermiştir.


Yine Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi ile de Türkiye Cumhuriyeti devlet kadın ve erkek eşitliği ilkesini yasalarına dâhil etmeyi, kadınlara karşı ayrımcılık oluşturan mevzuatın değiştirilmesini taahhüt etmiştir. Bununla birlikte aile adı da sözleşmeye dâhil edilmiştir.


Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2014/2-889 E. 2015/2011 K. ve 30.09.2015 tarihli kararıyla hukuk düzeninde birliğe gidilmiş ve kadının Aile Mahkemelerinde dava açarak yalnızca bekarlık soyadını kullanması meşrulaştırılmıştır.


Söz konusu kararda "Somut olayda davacının iddiası, evli erkeklerin evlenmeden önceki soyadlarını kullanabilmelerine karşın evli kadınların evlendikten sonra yalnızca kızlık soyadlarını kullanamamaları hakkındadır. Bu durumun, benzer konumdaki kişiler arasında cinsiyete dayalı "farklı muamele" teşkil ettiği şüphesizdir. Hukuk Genel Kurulunca, kızlık soyisminin kullanılmasının aile birliğinin sağlanmasında olumsuz etkisi olacağı savunmasına karşın, aile birliğinin sağlanmasında ortak bir soyadının kullanılmasının etkisinin bulunmadığı kabul edilmiş, ortak soyadın bu konuya geleneksel yaklaşım dışında bir katkısının bulunmadığı, ortak bir aile ismi ile aile birliğinin yansıtılmaması halinde, evli çiftlerin ve/veya 3. Tarafların somut ya da önemli bir sorun ile karşılaşmayacağı, nüfus hizmetlerinin yürütülmesinde çıkabilecek birtakım aksaklıkların da teknik düzenlemeler ile aşılabileceği kabul edilmiştir. Ayrıca Hukuk Genel Kurulunca, evli kadınların aile birliği adına kocalarının soyadını taşımak zorunda bırakılmalarının -önüne kendi kızlık soyadlarını ekleyebilseler de- nesnel ve makul bir nedeni olmadığını kabul etmiştir. Hukuk Genel Kurulu, kocanın soyadına dayalı geleneksel aile ismi sisteminden, evli çiftlerin kendi soyadlarını kullanabilmelerine izin veren başka bir sisteme geçişin doğum, evlilik ve ölüm kayıtlarının tutulması konusunda yaratacağı sorunların önemini göz ardı etmemiştir. Ancak bireylerin seçtikleri isme göre, saygınlık ve itibarla yaşamalarını sağlamak için toplumun bir miktar sıkıntı çekmesini beklemek de makul olacaktır. Bu nedenle yukarıda belirtilen ve ülkemizin de taraf olduğu uluslararası metinlerde, aralarında soyadı seçiminin de bulunduğu birçok konuda cinsiyete dayalı ayrımcılığı yok etme yükümlülüğü dikkate alındığında aile birliğini ortak bir aile ismi aracılığıyla yansıtma amacı, cinsiyete dayalı farklı muamele için yeterli bir gerekçe oluşturmamaktadır. Dolayısıyla söz konusu farklı muamele 8. Maddeyle beraber düşünüldüğünde 14. Maddeye aykırıdır. Somut olaya gelince; sebep önemli olmaksızın davacı evlilik birliği içinde sadece kızlık soyismini kullanmak istemektedir. kızlık soyadını kullanmak istemek için haklı bir gerekçenin bulunmasına ihtiyaç duyulmamaktadır. Bu hak AİHS 8 ve Anayasanın 17. Maddeleri kapsamında bir insan hakkıdır ve cinsiyete dayalı olarak bir ayrıma tabi tutulmaksızın erkek ve kadın arasında eşit şekilde uygulanmalıdır." Denilmiştir.

Kadının Evlendikten Sonra Yalnızca Bekarlık Soyadını Kullanabilmesi İçin Geçerli Bir Sebep Sunmasına Gerek Yoktur


Evli kadın, evlilik birliği içinde sadece bekarlık soyadını kullanmak isteyebilmektedir. Bu durumda evli kadının açmış olduğu davasında sebep sunmasına gerek yoktur.


Comments


©2021, VİRA için JORNUL tarafından kurulmuştur.

bottom of page